11 Haziran 2015 Perşembe

DADALOĞLU

Güney Anadolu’daki göçebe ya da konar-göçer Türkmen aşiretlerinden Avşar boyuna bağlı bir halk şairi olduğu kabul edilen Dadaloğlu’nun (1785?-1868?) şiirleri, pek çok eleştirmen ve folklor araştırmacısı tarafından genellikle başkaldırı şiiri olarak değerlendirilmiştir. Kul Mustafa mahlasını kullanan Dadaloğlu, az da olsa eğitim aldı. Avşar beylerinden Küçük Alioğlu ile Kozanoğlu’nun yanında imamlık, katiplik yaptı. Şiirlerinde göçerlik koşullarını, döneminde orta Anadolu’da hüküm süren aşiret kavgaları ve aşiretlerin Osmanlı ile savaşlarını yansıtır.

Dadaloğlu’nun şiirleri genellikle sözlü gelenekte dilden dile aktarılmış, varlığını korumuştur. Hiçbir şiiri yazılı kaynaktan alınmamış, 1928 yılından itibaren hep ağızdan derlenmiştir. Genellikle koşma biçimini kullanmış, varsağı, destan, semai, türkü gibi geleneksel halk şiiri türlerinde özgün eserler vermiştir.
Prof. Dr. İsmail Görkem Yeni Bilgiler Işığında Dadaloğlu – Bütün Şiirleri kitabında “Dadaloğlu bir tek kişi değildir. Şair olarak Dadaloğlu kimliği bir fertten ziyade bir olguyu ifade eder” diyerek farklı bir görüşü dile getirir.
 Dadalı Türkmen aşiretinden kesin olmamakla birlikte, Kul Yusuf, şık Dadalıoğlu Musa ve şık Dadalı Veli adında üç saz şairi çıkmıştır. Bunlar Karacaoğlan geleneğinde şiirler söylemiştir. Fakat sonuçta özellikle Musa ve Veli’ye ait şiirler, önce Veli, daha sonra da diğer sanatkarlar tarafından Dadaloğlu mahlasıyla söylenir olmuştur.

1. Gelin Ağ’lar Seyredelim Güzeli

Gelin ağ’lar seyredelim güzeli
Gövel ördek gibi indi göllere
Cilalar sürünmüş allar geyinmiş
Doğan aylar gibi doğdu sabahtan

2. Sabahın Seherinde

Sabahın seherinde koyvermiş göçün
Derdinden ölenin bilmiyor suçun
Taranmış zülfü de koyvermiş saçın
Dizilmiş yollara el karma karış
Yaşını sorarsan onbeş yaşında
Hiç gaflet yok kirpiğinde kaşında
Elvan elvan her çiçeği başında
Sümbül reyhası gül karma karış

3. Ölürüz de Kömür Gözlüm Ölürüz

Ölürüz de kömür gözlüm ölürüz
Dost ağlasın zalim felek utansın
Kıyamette kavuşmak var biliriz
Dost ağlasın kahpe felek utansın
Bir çıkmaza girdi bugün yolumuz
Geçit vermez sağımızla solumuz
Kalır gayrı bizim burda ölümüz
Mert ağlasın namert olan utansın

4. Her Sabah Seyran Gezerken

Her sabah, her sabah seyran gezerken
Iras geldim selvi boylu fidana
Top top olmuş kirpikleri bölünmüş
Hoş benzettim samur kaşlar kemana

5. Sabahtan Sabahtan Seyran Ederken

Sabahtan sabahtan seyran ederken
Dalıp gittim servi boylu senana
Ördürmüş saçını telden sırmadan
Ne yakışmış samur saçlar gerdana
Eliftir kirpikleri karadır saçı
Zahir bu güzellik Mevlanın işi
Çok memleket gezsem de bulunmaz eşi
İnsem gitsem Hindistan’a Yemen’e

6. Kalktı Göç Eyledi Avşar Elleri

Kalktı göç eyledi Avşar illeri
Ağır ağır giden iller bizimdir.
Arap atlar yakın eyler ırağı
Yüce dağdan aşan yollar bizimdir.
Belimizde kılıcımız kirmani
Taşı deler mızrağının temreni
Hakkımızda devlet vermiş fermanı
Ferman padişahın dağlar bizimdir

7. Yedi İklim Dört Köşeyi Dolandım

Okuduğun tutmaz oldu alimler
Kalktı da adalet arttı zulümler
Terlemeden mal kazanan zalimler
Can verirken soluması zor imiş
Kulak verdim dört koşeyi dinledim
Meğer gıybetimi eden coğ imiş
Çok yaşayıp mihnet ile ölmeden
Az yaşayıp dem sürmesi yeğ imiş

8. Şu Yalan Dünyaya Geldim Geleli

Şu yalan dünyaya geldim geleli
Severim kır atı bir de güzeli
Değip on beşime kendim bileli
Severim kır atı bir de güzeli
Atın beli kısa boynu uzun
Kuru suratlısı elma gözünü
Kızın iplik iplik süt beyazını
Severim kır atı bir de güzeli

9. Şöyle Bir Güzelin Sallanışını

Şöyle bir güzelin sallanışını
Selviye benzettim dallar içinde
Irmak kenarında derya yüzünde
Kuğuya benzettim göller içinde
Yürü güzel yürü yolun basmazlar
Söyletip de şirin dilin kesmezler
Güzel sevdi diye çekip asmazlar
Ko ben de söyleneyim diller içinde

10. Gel Ha Güzel Medhin Eyleyim

Gel ha güzel ha medhin eyleyim>
Ağzın şeker dudakların bal gibi
Yaştak küçük amma boyda münasip
Sallanıyor bir fidanca dal gibi
Kalem aldım kaşlarını çatmaya
Hicap ettim adın sual etmeye
Baban seni çok bahaya satmaya
Bakıp durur bin liralık mal gibi
Gezdireyim yeşil ilen alınan
Besleyeyim şeker ilen balınan
Baban seni bana verse malınan
Koklarıdım yeni açmış gül gibi
R-Oksan@

Çiçekdağı

Alaydım da cura saz'ım dizime
Çekseydim sürmeler ala gözüne
Cihan güzel olsa girmez gözüme
Sende bir gümanım var Çiçek Dağı.

Bu karşıki dağda yanar bir ışık
Aldırmış sevdiğim ağlar bir aşık
Bir ceren bakışlı zülfü dolaşık
Sende gümanım kaldı Çiçek Dağı.

Dadaloğlu görülmüyor borandan
Yıkılsın şu dağlar kalksın aradan
Elbeyli'den geldim koru Yaradan
Sende bir gümanım var Çiçek Dağı.
Dadaloğlu




Kral Kızı İle Dadaloğlu

Kral kızı:
Sefa geldin civan yiğit
Söyleşelim heman yiğit
Yenemezsen beni eğer
Vermem sana aman yiğit

Dadaloğlu:
Sen ne dersin ey güzel peri
Kolay vermem seri
Ya alırım seni burdan
Yahut dönüp gitmem geri

Kral kızı:
Kral kızı derler bana
Bir gelmişim bu cihana
Kıydığımı duymadın mı
Tamam otuz dokuz cana

Dadaloğlu:
Babam Musa adım veli
Memleketim Avşareli
Aklımdan yok hiçbir zorum
Kırkıncıyı sanma deli

Kral kızı:
Beni dedin geldin ise
Hak nuruna kandın ise
Eğer aşık oldun ise
Bil de cevap ver bana
Gönül suyu akar mı
Yerli taş yerinden kalkar mı?

Dadaloğlu:
Kız o sual öyle söylenmez
İnip aşkın deryası boylanmaz
Poyrazın döneğinde duman eylenmez
Eloğlu vazgeçerse serinden
Yerli taşı kaldırır yerinden

Kral kızı:
O nedir ki gökyüzünde hellenir
O nedir ki yeryüzünde göllenir
O nedir ki yel vurmadan sallanır
Usta isen ver cevabın dadaloğlu?

Dadaloğlu:
O buluttur gökyüzünde hellenir
O yağmurdur yeryüzünde göllenir
O dünyadır yel değmeden sallanır
Zelzeleyi öğren de gel kralın kızı

Kral kızı:
O nedir ki yok ediyor denizi
O nedir ki gösteriyor benizi
O nedir ki uyuz eder domuzu
Şimdi seni bunalttım mı dadaloğlu

Dadaloğlu:
O kayıktır yol ediyor denizi
O aynadır gösteriyor benizi
O küncüdür uyuz eder domuzu
Sen de kaşın uyuz olup kralın kızı

Kral kızı:
O nedir ki yere düşüp çürümez
O nedir ki ölür gider farımaz
O nedir ki yolda kendi yürümez
Var mı verecek cevabın dadaloğlu

Dadaloğlu
O cevherdir yere düşüp çürümez
O gönüldür ölür gider farımaz
O gölgedir yolda kendi yürümez
Sen de benden farıma kralın kızı

Kral kızı:
Bugün aman verdim iyi bilesin
Yarın yine huzuruma gelesin
Ya belani ya mevlanı bulasın
Zorlu aşıkmışsın ey dadaloğlu

Dadaloğlu:
Selam olsun benden yavuz kırklara
Kırkının da çıktı yüzleri kara
Bana satır kılıç eylemez para
Meydan benim olur elbet yarın da

Kral kızı
Bir kral kızıyım gökte uçarım
Mert hasım üstüne kanat açarım
Dost da olsa vermem namerde aman
Başına semadan ateş saçarım

Dadaloğlu:
Bir Dadaloğluyum gökte uçamam
Kimsenin üstüne kanat açamam
Varsa bir kusurum o da şu benim
Namert kapısından çıkıp kaçamam



Kral Kızı:
O nedir ki yere düşüp paslanmaz
O nedir ki suya düşüp ıslanmaz
O nedir ki etin kessen seslenmez
Üçünden birini de bilsen kabulüm

Dadaloğlu:
O güneştir suya düşüp ıslanmaz
O altındır yere düşüp paslanmaz
O ölüdür etin kessen seslenmez
Var mı başka sözün kralın kızı

Kral kızı:
O nedir ki bir çıkanda pir çıkar
Hak yapısı koca binayı yıkar
Ardından niceler ağlayıp bakar
Bil de yırt kefeni ey dadaloğlu

Dadaloğlu:
Hak yapısı koca bina bedendir
Onu yıkan ondan çıkıp gidendir
Can çıkanda herkes ağlar nedendir
Sen de bunu anlat kralın kızı

Yerinme de kral kızı yerinme
Hakkın bir de yarını var yarını
Tatlı dilden alınma hem yerinme
Kem kelamdır delen senin bağrını

Hakka şükür bulabildin dengini
Yine de et dengin ile cengini
Mert rakibin at başına sengini
Gül döşeme çakıl dök de yap yollarını

Kral kızı:
Karadır da kaşlarımın arası
İnci mercan dişlerimin arası
Sarı öküzün tırnağının arası
Kaç bin yıllık yoldur bil dadaloğlu

Dadaloğlu:
Karadır da kaşlarının arası
İnci mercan dişlerinin arası
Sarı öküzün tırnağının arası
Yüzbin yıllık yoldur kralın kızı

Kral kızı:
Denizin yarısı mildir de mildir
Akar gider suyu güldür de güldür
Gökyüzünde olan yıldızlar kaçtır
Say da ver cevabın ey dadaloğlu

Dadaloğlu:
Denizin yarısı kildir de kildir
Akar gider suyu güldür de güldür
Sen göğe yedi kat merdiven kurdur
Ben çıkıp sayayım kralın kızı

Kral kızı:
Gökten kara kuş da kimlere indi
Ali'nin kandili nerede yandı
Dünyanın binası ne gün kuruldu
Söyle ki bileyim ey dadaloğlu

Dadaloğlu:
Gökten kara kuş da Yusuf'a indi
Ali'nin kandili havada yandı
Dünyanın binası bugün kuruldu
Bugün de pazardır kralın kızı

Kral kızı:
Şol ağacın kökü aşağı döndü
Onun kokusuna her kimler kandı
Kabe'nin eşiğini kim yapıp yondu
Ol kurbanlık kimdi ey dadaloğlu

Dadaloğlu:
Şol ağacın kökü aşağı döndü
Onun kokusuna mumcular kandı
Kabe'nin eşiğine İbrahim yondu
İsmail'di kurban kralın kızı

Kral kızı:
O nedir ki minareyi sallıyor
O nedir ki Zülfikar'ı telliyor
O nedir ki hocasız dil belliyor
Bil de mevlanı bul ey dadaloğlu

Dadaloğlu:
O zelzele minareyi sallıyor
O Ali"dir Zülfikar'ı telliyor
O bebektir hocasız dil belliyor
Var mı sözün soyle kralın kızı

Kral kızı:
Gerde dadaloğlu gerde
Sen uğrattın beni derde
Yüzceğizin görsem gayrı
Kalksın da şu kara perde

Dadaloğlu:
Yücesine çıktım baktım engine
Ovasının köpüklenmiş selleri
Yiğit olan düşmez ise dengine
Kendisine güldürür hep elleri

Yücesinden bakıp gördüm uzağı
Kahpe düşman kurar m'ola tuzağı
Seçemedim kırgız ile kaçağı
Daha kimler tuttu acep yolları

Çok geçmeden nice atlı sokulur
Cümlesi de yolumuza dökülür
Yenilirsem boyuncuğum bükülür
Eller derer has bahçenin gülleri

Beri gel de kral kızı beri gel
Kollarımı kemer yapsın ince bel
Saçların omuza dökülsün tel tel
Koklayıp öpeyim beyaz elleri

Dadaloğlu der ki halim yamandır
Dağ başları yine tozdur dumandır
Hak bilir ya bugün hodri meydandır
Tutmak gerek geçtikleri belleri

Şu yalan dünyaya geldim geleli
Severim kır atı bir de güzeli
Değip on beşime kendim bileli
Severim kır atı bir de güzeli

Atın beli kısa boynu uzunu
Kuru suratlısı elma gözünü
Kızın lik iplik süt beyazını
Severim kır atı bir de güzeli

Atın büyük sağrı kalkan döşlüsü
Kalem kulaklısı çekik kaşlısı
Güzelin de dal boylu samur saçlısı
Severim kır atı bir de güzeli

At koşu tutmasın çıktığı zaman
Yalı kaval gibi yıktığı zaman
At dört kız on beşe yettiği zaman
Severim kır atı bir de güzeli

Dadaloğlu hile yoktur işimde
Yiğit olan yiğit görür düşünde
At dördünde güzel on beş yaşında
Severim kır atı bir de güzeli



Kral kızı:
Yüce Haktan bir dileğim var benim
Yaşadıkça yarden cüda etmesin
Yar yanında geçer olsun her günüm
Kem rakibin bağında gül bitmesin

Aradım da en son buldum dengimi
Yar hasmıylan çıkıp ettim cengimi
Sen söyle ben dolduram çöngümü
Muhabbetlik aramızdan gitmesin

Kara meşe üzerinde mazı var
Aramızda nice nice tazı var
Şah Suna'nın verilmiş bir sözü var
Olur mu hiç ikrarın gütmesin

Beri gel de aslan yarim beri gel
Niceleyin sarılırız görsün el
Zülüflerim dökem yüzüne tel tel
Binbir buse az gelsin de yetmesin

Dadaloğlu:
Dostun bahçesinden yad el geçmesin
Kurutur ha nazlı dilber kurutur
Senin sevdan yüreğimde yağ komaz
Eritir ha nazlı dilber eritir

Yüksek olur Arap atın kaltağı
Korkarım bir kötü tutar eteği
Eşsiz kalmaz hiç yiğitin yatağı
Geri dur da nazlı dilber geri dur

Arap at üstünde olsa postumuz
İkrarından dönmez yine dostumuz
Bir gün kara toprak örter üstümüz
Çürütür ha nazlı dilber çürütür

Dadaloğlum der ki ben ne yapayım
Hangi din hak ise ona tapayım
Eğil de bir al yanaktan öpeyim
Beri dur da nazlı dilber beri dur



Dadaloğlu:
Ölürüz de kömür gözlüm ölürüz
Dost ağlasın zalim felek utansın
Kıyamette kavuşmak var biliriz
Dost ağlasın kahpe felek utansın

Bir çıkmaza girdi bugün yolumuz
Geçit vermez sağımızla solumuz
Kalır gayri bizim burda ölümüz
Mert ağlasın namert olan utansın

Avşareli yaylasına göçmedik
Aşın yeyip sularını içmedik
Tenhalarda kendimizden geçmedik
Can ağlasın hain felek utansın

Dadaloğluyum yine coştu çağladı
Ak üstüne karaları bağladı
Fırkat odu yüreciğim dağladı
Ben ölende Çapanoğlu utansın




Kral kızı:
N'olaydı da civan yarım n'olaydı
Sen gelmeden bana ecel geleydi
Bir çıkımlık cancağızım alaydı
Böyle rüsva olmayaydım cihanda

Neyledim de Hakka büyük söyledim
Ne akılla kırkıncıyı diledim
Cahil idim nettiğimi bilmedim
Zalim diye çıktı adım her yanda

Babam gelir arkasında yüz atlı
Cümlesi de sanki kuştur kanatlı
Sen ölürsen derdim olur bin katlı
Yar yetimi kalırım ben meydanda

Deli Osman gayri kına yakınsın
Böbür böbür dört bir yana bakınsın
Emme benden gece gündüz sakınsın
Öldürürüm ilk fırsatı bulanda

Kral kızı söyler sana andını
Şimdiden yok bilsin derim kendini
Bağlasalar parçalarım bendimi
Yatacağım bilsem bile zindanda

Dadaloğlu:
Can evimden vurdu felek neyleyim
Ben ağlarım çelik teller iniler
Ben almadım toprak aldı koynuna
Yarim diye bülbül diller iniler

Doya doya mah cemalin görmedim
Saçlarını çözüp çözüp örmedim
Bir gececik sefasını sürmedim
Saramadığım ince beller iniler

Kara olur Okçular'ın yoncası
Görülmemiş kainatta buncası
Açılmadan kopup düştü goncası
Bahar ağlar açan güller iniler

Gider oldum Avşareli yoluna
Bakamam gayri bu diyarın gülüne
Karaları taksın Çapan koluna
Yağız atlı ince kullar iniler

Göremedim baharını yazını
Çalamadım santurunu sazını
Özge yarin nice çekem nazını
Gözlerimden akan seller iniler

Varayım da mezarına varayım
Başucunda el kavuşup durayım
Bıktın mıydın benden deyip sorayım
Mezarına giden yollar iniler

Yürü bire dadaloğlu yürü git
Dertli dertli Çukurova yolun tut
Bunda suçun varsa Hakka tövbe et
De ki gayri bizim iller iniler
Dadaloğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder