10 Eylül 2018 Pazartesi

Kırkpınar Yağlı Güreşleri

kırkpınar güreş

Kırkpınar Yağlı Güreşleri

Er meydanına çıkan tüm pehlivanlar sıkletlerinde birinci olmak için mücadele edecek. 1346 yılında Orhan Gazi'nin Rumeli'yi ele geçirmek için düzenlediği seferler sırasında, kardeşi Süleyman Paşa 40 askeriyle Bizanslılar'a ait Domuzhisar'a baskın düzenleyerek bölgeyi ele geçirmesiyle cesaretlenir ve öteki hisarların da ele geçirilmesinden sonra, 40 kişilik öncü birlik geri dönerler. Şu anda Yunanistan toprakları içerisinde kalan Samona'da mola verirler. 40 asker burada hem antrenman yapmak hem de vakitlerini boşa geçirmemek için eşleşerek güreşe tutuşurlar. Saatlerce süren güreşlerde, adlarının Ali ile Selim olduğu rivayet edilen iki kardeşin bir türlü yenişemedikleri görülür. Riyavet böyledir. Edirne yakınlarındaki Ahıköy çayırında aynı çift yeniden güreşe tutuşurlar. Bütün gün güreşmelerine rağmen yine yenişemeyen iki kardeş pehlivanlar, gece boyunca da mum ve fener ışığında mücadelelerini sürdürmeye devam ederler. Ancak solukları kesilerek oldukları yerde her iki kardeş pehlivanlar can verirler. Arkadaşları onları aynı yerdeki bir incir ağacının altına gömerek oradan ayrılırlar. Yıllar sonra ise aynı yere gittiklerinde iki pehlivanın mezarlarının bulunduğu yerde gür bir pınar görürler. Bundan sonra halk orada yatanların anısına o yöreye, Kırkpınar adını verirler. 
GÜNÜMÜZDE KIRKPINAR: Günümüzde yapılan Kırkpınar Yağlı Güreşleri ise bir haftaya yayılarak önrcesinde eğlence ve sonrasında ise yağlı güreş yarışmaları yapılır. Belediye ile Güreş Federasyonu’nun ortaklaşa düzenlediği ve en büyük gelirinin Ağalık tarafından karşılanan masrafların diğer kısmını ise Belediye karşılamaktadır. Kırkpınar Güreşleri Yağlı Güreşin Olimpiyatı sayılıyor.
 YAĞLI GÜREŞİ’İN GİYSİ VE KURALLARI: KISPET: Yağlı güreşe çıkan her pehlivanın güreş malzemesinin başında kıspet gelir. Manda, dana veya malak derisinden yapılan kıspetin bel kısmı dört parmak genişliğinde ve kalın olur. Beli sarması için kalın bir ip geçirilen bu kısma kasnak denir. Kıspetin diz kapağının altına gelen yere paça denir. Paça ile etin arasında paçabent denilen keçe konur. Deri kısım keçenin üzerine çekilir ve üzeri sicimle sıkıca bağlanır.Sıkı bağlanmayan paçadan içeri giren parmaklar sayesinde oyun almak kolaylaşır. Güreşten sonra yağlanan kıspet zembil'e konularak saklanır. ZEMBİL:Kıspet, zembil adı verilen ve sazdan yapılan bir torbada taşınır ve saklanır. Güreşi bırakan pehlivan, zembilini duvara asmasından belli olur. Güreşçiler, kavranmaları güç olsun diye yağlanırlar. Pehlivanlar, güreş meydanının uygun bir yerinde yağ ve su ile doldurulmuş kazanların etrafında yağlanırlar. Pehlivanlar önce sağ elle sol omuza, göğüse, kol ve kıspete yağ sürerler. Daha sonra sol el ile aynı işlemi tekrarlarlar. Güreşçiler bu arada birbirlerinin sırtlarını da yağlarlar. Güreş başladıktan sonra pehlivanlar çayırda dolaşan yağcılardan diledikleri zaman yağ ve su alabilirler.
 DAVUL VE ZURNA: Yağlı güreşin en önemli öğelerinden olan davul ve zurnada Kırkpınar’a has bir melodi bulunmaktadır. Yağlı güreşlere çalacak olan müzisyenlerin güreş ezgilerini çok iyi bilmeleri, güreşin gidişatına göre müziğin ritmini ayarlamaları gerekmektedir.
 PEŞREV: Güreşin başlangıcı ve güreşe hazırlıktır. Ahenkli ve mevzulu bir biçimde güreşe ısınma hareketi olarak bilinen peşrev seyircilerin göz zevkini okşamasının yanında pehlivanın moralini yükseltir. Pehlivan peşrevle, kaslarını, nefsini, kalbini ve beynini başlayacak olan güreşe hazırlar. Güreşmek üzere çayıra çıkan pehlivanlar ahenkli bir şekilde ellerini ve kollarını sallayarak peşreve başlarlar. Peşrevde üç kez ileri üç kez de geri gidişten sonra yere sol diz ile çökülerek önce sağ el yere,dize,dudağa ve alına üç defa değdirilir. Bu merasim bittikten sonra sıçrayarak “Hadi bre” pehlivan diye nara atılır. Karşılıklı gidiş ve gelişten sonra rakibin paçaları yoklanır, sırtı sıvazlanır, enseler bağlanır, eller tutuşur ve böylece güreşe girilmiş olur.
 CAZGIR: Yağlı güreşlerdeki tüm pehlivanları seyircilere tanıtan, onları güreşe başlatan kişidir. “Salavatçı”da denilen Cazgır, hakem heyetinin ya da kura ile eşleştirilen pehlivanların adlarını, sanlarını, güreş oyunlarındaki hünerlerini uygun mısra ve dualarla tanıtır. Bu dua yörelere göre değişir. Pehlivanlıkta olduğu gibi cazgırlıkta da usta-çırak geleneği vardır. Ünlü cazgırlar arasında, Edirne Ayşekadın Camii imamı Sadık Hoca (Atılgan), Şirin Mustafa sayılabilir. Güreşlerin başlangıcının ilk günü olan Cuma günü, tüm güreşçiler pehlivanlar mezarlığını ziyaret ettikten sonra, Selimiye Camiinde okutulan Mevlütün ardından Sarayiçi'ne gidilerek, küçük boylardan itibaren cazgırın duası ile güreşleri başlatırlar. 
GÜREŞ AĞASI: Yağlı güreşin ilk zamanlarında birkaç eski pehlivan köy ağaları veya güreşlerden anlayan birkaç kişi kurallara aykırı iş yapılmasın diye güreş meydanının bir köşesine oturur güreşleri kontrol ederlerdi. Bugün ise kuralları uygulayan hakem heyetleri oluşturulmuştur. KIRKPINAR AĞASI: Kırkpınar güreşlerinin en temel öğelerinden biri ağalık müessesesidir. Önceleri pehlivanları güreşe çağıran, yarışmaları düzenleyen, gelen konukları ağırlayan, yemek ve yatacak yerlerini temin eden, örf ve adetlere uygun olarak güreşlerin yapılmasını sağlayan, ödüller veren Kırkpınar Ağaları idi... Ancak şimdi “Kırkpınar Ağası”, saydığımız bu faaliyetlerin hepsini karşılayamadığından ve bir etkinlik çerçevesine toplandığından, masrafların büyük bir çoğunluğu Belediyelerce karşılanmaktadır. Bu sene Süleyman Mecek 807 Bin TL vererek Kırkpınar Ağası oldu.
 ALTIN KEMER: Kırkpınar başpehlivanına verilen, Kırkpınar’ın en büyük ödülüdür. Kırkpınar’da başpehlivan olan güreşçi 1 yıl süreyle altın kemerin sahibi olur. Ancak aralıksız üç yıl arka arkaya başpehlivan olan güreşçi altın kemerin sürekli sahibi olur. Zamanımızda Altın Kemer’ler Belediyelerce yaptırılmaktadır.
 KIRMIZI DİPLİ MUM: Kırkpınar’ın davet simgesi “Kırmızı Dipli Mum”dur. Eskiden şehir ve köylerdeki kahvelere “Kırmızı Dipli Mum”lar asılarak, oradaki halk Kırkpınar'a davet edilirdi. Diğer bir deyişle davet için sadece “Kırmızı Dipli Mum” kullanılırdı. Artık bu gelenek duyarsız ağalar yüzünden ve belediyenin ihmalliğinden unutulmaya başladı.
 KIRKPINAR DUASI: Evliya Çelebi’nin aktardığına göre güreşlerde şu dua okunurdu: "Allah Allah, Hoca-i âlem, Seyyid-i kâinat ve Mu’ciz-i mevcudat, Pür kemal cemal, Muhammed Mustafa’ya salâvat Engürü’de er yatar, Rum’da Mehmed Buhari Sarı Saltuk, Ton giyer."
 SIRTÜSTÜ GETİRMEK: Yağlı güreşin, en basit ve en çok bilinen kuralıdır. Rakip yerde iken sırtüstü çevrilerek veya ayakta iken düşürülerek yapılabilir. AÇIK DÜŞÜRMEK: Rakibini kıç üstü yere düşürmek ya da rakibin kendi düşmesi. Rakibin sırtı yere gelmemiş olsa bile göbeği meydana çıkacak kadar arka üstü veya yan düşmüş ise düşen güreşçi kaybeder. 
ÇİVİ YUKARI: Rakip ayaklarından yakalanır, baş üstü dikilir, sonra sırtı yere getirilirse, müsabaka kazanılmış olur.
 KISPET ÇIKARMAK: Kıspetin herhangi bir nedenle tamamen çıkması ya da boydan boya yırtılması bir yenilgi sebebidir. 
PES ETMEK: Güreşçilerden biri herhangi bir nedenle "Pes ediyorum!" ya da sadece "Pes!" der veya rakibinin seyine vurursa müsaabakayı kaybetmiş olur. TARTARAK YENMEK: Taraflardan biri rakibini kucaklar, ayaklarını yerden keser, en az 3 adım yürürse müsaabakayı kazanmış olur. 
BOYLAR: Minik 1, Minik 2, Minik 3, Teşvik, Tozkoparan, Deste küçük boy, Deste orta boy, Deste büyük boy, Küçük orta küçük boy, Küçük orta büyük boy, Büyük orta, Başaltı ve BAŞ olmak üzere 13 dalda düzenlenir. Bunların haricinde en iyi peşrev yapan pehlivana ve en centilmen pehlivana da ödül verilmektedir. 
TARİHTE KIRKPINAR’IN YAPILMADIĞI YILLAR: 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı nedeniyle 1878, 1879, 1880 ve 1881 yıllarında da Kırkpınar Güreşleri yapılamadı. Balkan Savaşı’nda Edirne, 26 Mart-10 Temmuz 1913 tarihine kadar, Bulgar işgalinde kaldı. Bu nedenle 1913 yılı güreşleri de yapılamadı. Barış antlaşmasında Kırkpınar güreşlerinin yapıldığı yer, Türk sınırları dışında bırakıldığı için 1914 yılı güreşleri Edirne-Mustafa Paşa yolu üzerinde bulunan Viran- Tekke köyü ile Meriç Nehri arasındaki çayırlıkta yapıldı. Kara Emin Başpehlivanlığı kazandı. I. Dünya Savaşı nedeniyle (1914-1918) ve savaştan sonra Trakya, Yunan işgalinde kaldığı için 1919, 1920, 1921 ve 1922 yıllarında Kırkpınar Güreşleri yapılamadı.25 Kasım 1922 tarihinde, Türk Ordusu Edirne’yi Yunanlıların işgalinden kurtarıldıktan sonra Cumhuriyet döneminde ilk güreşler 30 Mayıs 1924 günü Himaye-i etfal (Çocuk Esirgeme Kurumu) yararına Sarayiçi’nde yapıldığı için 1923 yılında da Kırkpınar Güreşleri yapılamadı.


orhan veli kanık

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder