HOŞ GELİŞLER OLA MUSTAFA KEMAL PAŞA
Milli Mücadele ve sonrasında gelişen devrim hareketlerini halka dayandırmaya, halkın desteğini ve olurunu almaya özen gösteren Mustafa Kemal Atatürk, halkın içinde olmaya, sürekli halk ile temas ederek halkın düşünce ve fikirlerini öğrenmeye önem vermiştir. Hemen bütün devrimlerini halkın düşünceleri ile yoğurmuş, yerinde tespit ettiği eksiklikleri ve şikayetleri hükümete rapor ile sunarak çerçevelendirmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk ile 1929 yılında Çankaya’da bir görüşme yapan Alman tarihçi Emil Ludwig, yurt gezileri hakkında şu yorumu yapmıştır; “Gazi, ülkenin durumunu anlamak için geziye çıktığında memleketin babası gibi olur. Okullarda eğitimin nasıl yapıldığını görmek için okulları ziyaret ettiği zaman veya millete düşüncelerini açıkladığı, nasihatler ettiği veya irşat etmekiçin çarşılarda, pazarlarda dolaştığı zaman büyük bir hoca, bir üstat, bir veli, bir bayrak olur. Milletin O’na sevgisinin ve bağlılığının sayısız nedenleri vardır, fakat en önemlisi O’nu millet sorunlarına ve işlerine önem veren ve o sorunları çözmekle uğraşan bir başkan görmelerindendir. Gerçekte Gazi’nin milletten başka da hiçbir düşüncesi ve sorunu yoktur.”
Bu anlayışla Mustafa Kemal Atatürk 17 Ekim 1922- 26 Ekim 1931 tarihleri arasında 19 yurt gezisine çıkmış ve bu tarihler arasında geçen zamanın yaklaşık 881 gününü yurt gezilerinde geçirmiştir.
Bu yurt gezilerinden biri de 5 Mart 1930 Çarşamba günü saat 10.30’da İzmir’den hareket ederek Aydın-Denizli-Isparta-Burdur- Antalya gezisi olmuştur.
Aynı gün gece vakitlerinde Isparta Valisi Ekrem Bey ve Isparta Milletvekili Hafız İbrahim Bey olmak üzere karşılama komitesi Gazi’yi karşılamak üzere Keçiborlu istasyonuna gitmişlerdi. Fakat Gazi Mustafa Kemal Atatürk, gecenin ilerlemiş saatlerinde uykuda oldukları için Ispartalılardan oluşan heyeti trene bindikten sonra Kuleönü istasyonuna gitmişlerdi. Burada öncü ve koruma treni, muhafızları ve arabaları istasyonda kalmış, Atatürk’ün beyaz vagonu Eğirdir’e hareket etmişti.
6 Mart 1930 Perşembe Eğirdir Altınkum plajının yamacında yer alan demiryolu köprüsü üzerinde, treninde sabahlayan Atatürk, uyandığında eşsiz bir manzara ile karşılaşmış Eğirdir Gölü’nü ve adaları hayranlıkla uzun uzun seyrederek, bu hayranlığını yanndakilere de bildirmiştir.
Atatürk’ün hayranlığı üzerine Eğirdir Belediye Encümeni’nin 1 Şubat 1933 tarihli kararı ile Can Ada Atatürk’e hediye edilmiş, buna ilişkin belge de kendilerine gönderilmiştir.
Atatürk, 6 Mart 1930 Perşembe günü Eğirdir’den yaklaşık saat 10’da ayrılmış tekrar Kuleönü istasyonuna gelmiştir. O dönemde Isparta’ya demiryolu bağlanmadığı için en yakın istasyon olan Kuleönü’nde trenden inen Atatürk ve heyeti otomobilleriyle birlikte Namazgah mevkiine gelmiş, Atatürk otomobilinden inerek misafir edilecekleri 58. Tümen Komutanlığı binasına kadar, halılarla döşenmiş yolda yürümeye başlamıştır.
Bugünkü 6 Mart Caddesi’ne gelindiği zaman saatler 11.30’u gösteriyor, “Yaşa!”, “Varol!” sesleri ortalığı çınlatıyordu.
Valilik binasında çeşitli heyetleri kabul eden Atatürk, Isparta’nın sorunları hakkında bilgiler aldıktan sonra tümen binasının balkonuna çıkarak halkı selamladı. Yanında bulunan Belediye Başkanı Hilmi ÇAKMAKÇI’dan da şehir hakkında bilgiler aldı. Tümen binasının karşısındaki Belediye Parkı’nı çok beğendiğini, fakat Hükümet Konağı’nın yerinin iyi seçilmediğini ifade etti.
Şehirden ayrılmak istenirken, İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Belediye Başkanı Hilmi ÇAKMAKÇI’nın teklifi üzerine öğle yemeği hazırlıklarını gördükten sonra durumu Gazi Paşa’ya bildirdi. Topluca yemek salonuna geçildiği zaman, sofraya göz atan Atatürk; -“Ispartalılar ne kadar ileriymiş.” Dedi.
Yemekten sonra tümen binasının yanındaki sinema salonuna geçilerek Emrullah Nutku’nun oynadığı “Kazaska” oyunu seyredilmiş ve Atatürk oyunu çok beğendiği için birkaç kez tekrar edilmiştir.
Gösteriden sonra tekrar tümen binasının balkonuna çıkan Atatürk karşısındaki parkı, Ulu Cami önlerini ve Hisar Dağı’nın yamaçlarında bulunan Kirazlı Dere mıntıkasını seyrederken gözüne Ulu Cami takılmış halde, -“Orası neresi?” diye sormuş, -“Camidir Paşam” cevabını alınca, -“Nasıl Cami? Minaresi yok mu?” Diye kızgın bir şeklide sorunca 1914 yılındaki büyük depremde yıkılan Ulu Cami minaresi emriyle –“Yarından tezi yok, minare inşasına başlanacak bir dahaki gelişimde minareyi yapılmış olarak göreceğim.” Demiştir. Şahsi hesabından minarenin yapılması için gerekli paranın verilmesini emretmiştir.
Artık hareket zamanı gelmiştir. Atatürk, Belediye Başkanı Hilmi Çakmakçı nezaretinde uğurlanmış, Atatürk ve yanında bulunan heyet Burdur üzerinden Antalya’ya hareket etmiştir.
Biz Ispartalılar olarak her 6 Mart günü gibi bu 6 Mart’ı da 88 yıldır aynı ruhla, aynı heyecanla yaşamalıyız ki, o günlere olan borcumuzu bir miktar da olsa ödeyebilelim.
Ulu Cami önünden geçen, Ulu Cami’de namaz kılan her vatandaş da, günümüzde Atatürk’ün dinsiz diye anıldığı, camilerimizin genelev yapıldığını iddia edecek kadar sapıklaşmış, gözü dönmüş nankörlerden olmamalı.
Ülkemizin düşman işgalinden kurtuluşuna, Isparta’nın da İtalyan hakimiyetinde olmayışına, Ulu Cami’nin de kilise olmadığına ve bunu sağlayan Mustafa Kemal ATATÜRK’e ve silah arkadaşlarına, Yüce Türk Milleti’ne ömrümüzün sonuna dek ne kadar minnettar olsak azdır.
Hoş gelişler ola Mustafa Kemal Paşa
Askerin, Milletin, Bayrağınla Çok Yaşa!
Batuhan GÜLDİKEN
Atatürkçü Düşünce Derneği
Isparta Şube Başkanı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder