21 Mayıs 2016 Cumartesi

2050’ye Doğru Gıda

DÜNYA SİYASİ HARITASI

DÜNYA YAŞAMAYA UYGUN YERLER HARİTASI

DÜNYA NUFUS DAGILIMI HARİTASI

2050’ye Doğru Gıda Güvenliği’ne Bakış

2050’ye doğru gıda güvenliğine bakış konusunda uzman görüşlerinin kilit mesajı; öngörüler doğrultusunda 9,1 milyar insanın yaşadığı bir dünyada tüm nüfus için gıda güvenliğinin sağlanabilmesinin, uygun politikaların uygulanması ve bir dizi koşulun sağlanması ile mümkün olacağıdır.

Değişen Sosyo-ekonomik Çevre

Artan gıda talebinin temel sosyo-ekonomik faktörleri; nüfus artışı, artan kentleşme ve artan gelir düzeyleridir. Nüfus artışı ve kentleşmenin gelecekteki gelişimi, büyüklüğü, niteliği ve bölgesel modeli hakkında oldukça az miktarda belirsizlik söz konusudur.

BM nüfus beklentilerinin (orta varyant) en son revizyonuna göre, bugün 6.8 milyar olan dünya nüfusunun %34 oranında büyüyerek 2050 yılında 9.1 milyar olması bekleniyor. Önceki 50 yıl ile karşılaştırıldığında, nüfus artış oranları önemli ölçüde yavaşlayacak, ancak mutlak şekilde 2050 yılında günümüze göre 2.3 milyar daha fazla insan yeryüzünde yaşamaya başlayacaktır. Neredeyse tüm bu nüfus artışı, dünyanın bugün gelişmekte olan ülkelerini kapsayan bölümünde yer alacaktır. %120 oranındaki en büyük nispi nüfus artışı ise bugün az gelişmiş ülkelerde beklenmektedir.

Dünya nüfus artışının tümü kentsel alanlarda yer alacaktır. 2050 yılında dünya nüfusunun %70’inden fazlasının kentsel alanlarda yaşayacağı beklenmektedir. Kentleşme, yaşam tarzlarına ve tüketim kalıplarına da değişiklikler getirecektir. Gelir artışı ile birlikte gelişmekte olan ülkelerde süregelen gıdaların çeşitlendirilmesi hızlandırılabilir. Tahıl ve diğer temel gıdaların payları azalıyor olsa da sebze, meyve, et, süt ve balık miktarı artacaktır. Yarı işlenmiş veya hazır yemeklere karşı artan talebe yanıt verebilmek için, market zincirlerinin tüm yapısının süpermarket zincirlerine yönelik dinamik değişiminin devam etmesi muhtemeldir. Kentsel nüfusun payı giderek artarken, kırsal alanlar oldukça uzun bir süre için yoksul ve aç çoğunluğa ev sahipliği yapacaktır. Günümüzde bile, bir milyar kişi temel gıda ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır. İnsanlar, sıcak noktalar ve ekolojik olarak hassas alanlarda yaşayabilmek için yüksek nüfus koşulları ve kötüleşen ekosistemler ile başa çıkmak zorunda kalacaktır. 

Şekil 2: Gıda tüketiminde küresel ilerleme 

Kaynak: FAO (2002)

Gıda talebinin gelecekteki artışının, nüfus artışının yavaşlamasına, birçok gelişmekte olan ülkede güçlü bir gelir artışı sağlanmasına ve kentleşmeye, özellikle kalabalık ülkelerde beslenme yapılarının değişmesine, gelişmekte olan birçok ülkede gıda doygunluğuna etkisi olacaktır. Küresel talebin büyüme oranı açık bir şekilde önceki yıllara göre daha düşük olacaktır. Bununla birlikte, öngörülen toplam talep artışı, ana modeller arasında sadece küçük farklılıklar ile mutlak anlamda hala önemli olacaktır.

2050 Doğal Kaynak Tabanı – Talepleri karşılamak için yeterli toprak, su ve genetik çeşitlilik olacak mı?

Geçtiğimiz 50 yıl ile karşılaştırıldığında, doğal kaynaklar üzerinde yapılan inşa oranı – toprak, su, biyolojik çeşitlilik – önümüzdeki 50 yıl içinde değişmiş olacak. Bu nedenle gıda ve yem talebindeki büyüme yavaşlayacaktır. Ancak, biyoyakıt için tarımsal hammadde kullanımı ve sürekli çevre bozulması ters yönde ilerleyecektir.

Gıda ve yem için toplam talep yavaşlasa bile, sadece beklenen gıda ve yem talebini karşılamak için 2050 yılına kadar küresel gıda üretiminde yaklaşık 1 milyar ton tahıl ve 200 milyon ton et içeren %70 gibi önemli bir artış gerekmektedir. 

Dünyada, teorik olarak ekilebilir alana dönüştürülebilir önemli derecede arazi rezervi vardır. Ancak, bu durum gerçekleştirilebilir ölçüde oldukça sınırlıdır. Bunun ilk nedeni, önemli ölçüde ekolojik işlevleri olan toprakların günümüzde ekili olmamasıdır. İkincisi ise bu topraklar çoğunlukla, ulaşım ve altyapı eksikliği olan ve kısa vadede bu toprakların kullanımını sınırlayan Latin Amerika ve Güney Afrika’da sadece birkaç ülkede bulunmalarıdır. Bu sınırlamaları dikkate alarak hazırlanan FAO projelerine göre 2050 yılında ekilebilir arazi alanı 70 milyon hektar ya da yaklaşık %5 oranında genişletilmiş olacaktır. 

Kaynak: Bruinsma (2009)

Gerekli üretim artışı için kullanılabilir tatlı su rezervleri, benzer bir durum göstermektedir. Küresel ölçekte yeterli kapasite bulunmasına karşın oldukça dengesiz bir şekilde dağılmıştır. Sulu tarım, ekilebilir toprakların beşte birini kaplamakta ve bitkisel üretiminin yaklaşık %50’sine katkıda bulunmaktadır. Bu nedenle, son derece verimlidir. Su kıtlığı tehlikeli seviyelere ulaşan ülke sayısı giderek artmakta, 1.4 milyar insan yer altı suyu seviyelerindeki alanlarda yaşamaktadır. Su kıtlığı, özellikle Yakın Doğu/Kuzey Afrika ve Güney Asya bölgelerinde belirgindir ve birçok bölgede iklim değişikliğinin bir sonucu olarak kötüye gitme eğilimi göstermektedir. Kaynaklar, birçok alanda kısıtlı olmasına rağmen, su kullanım etkinliğini artırmak için birçok fırsat bulunmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder