Asya Pasifik Araştırmaları Merkezi
|22 Eylül 2010 Çarşamba
Çin Ordusu Keşmir’de
Çin Halk Kurtuluş Ordusuna bağlı bazı kuvvetlerin Pakistan’ın kontrolünde bulunan Kuzey Keşmir’in Gilgit – Baltistan bölgesine girdikleri bildirilmiştir. Çin Ordusuna bağlı 7000 ila 11.000 asker Pakistan’ın isteği üzerine Çin-Pakistan sınırını geçti.
Söz konusu askeri varlığın bölgeye giriş nedeninin Çin'in kendi demiryollarını Pakistan'ın demir yolu ağına bağlayarak en kısa yoldan Hint okyanusu ve Basra Körfezi'ne ulaşmak olduğu dile getirilmektedir. Çin ise insani yardım amacıyla bölgeye askerlerini gönderdiğini savunmaktadır. Bölgeyi kontrol altında tutmaya çalışan Pakistan, devam eden isyanlar ve İndus Irmağında yaşanan büyük sel felaketinin ardından Çin'den yardım istemiştir. Önümüzdeki günlerde de bölgenin tamamen Çin'in kontrolüne girmesi muhtemeldir. Çin uzun süreden beri Pakistan üzerinden demir ve kara yoluyla Basra Körfezinden petrol sevkiyatını yapmak için bölgede demir ve kara yolu inşaatlarını devam ettirmektedir. Şimdiki durumda Basra Körfezi'nden yola çıkan Çin petrol tankerleri Çin'in doğu sahillerine ancak 25-30 gün arasında ulaşabilmektedir. Çin, Pakistan üzerinden açılacak bu yol sayesinde petrol sevkiyatını 2 günde gerçekleştirmeyi planlamaktadır. Bu amacı gerçekleştirebilmek için yakın zamanda Pekin Yönetimi, Pakistan'da Gwadar, Pasni ve Ormara askeri limanlarınının inşaatını bitirmiştir. Ayrıca bölgede 22 adet büyük tünelin bulunduğu ve tünellerin İran'dan Çin'e yapılacak petrol ve doğalgaz boru hatları için inşa edildiği dile getirilmektedir. Enerji ihtiyacı gün geçtikçe artan Çin; enerji sevkiyatının büyük bölümünü yaptığı doğu bölgesinde ABD'nin ve ABD destekli Tayvan'ın tehdidi altında bulunmaktadır. Bu nedenle stratejik petrol rezervi bulunmayan Çin, enerji sevkiyatının güvenliği ve alternatif yollar için Pakistan'da yapmakta olduğu projelere büyük önem vermektedir. [1]
Bölgenin diğer büyük gücü ve Çin'in en büyük rakibi ve komşusu Hindistan, Pakistan kontrolündeki Keşmir'de bulunan Çin askeri varlığından son derece rahatsızdır. Hindistan'ın Çin Büyükelçisi S. Jaishankar Çin Dışişleri Bakan Yardımcısı Zhang Zhi Jun ile konuyla ilgili görüşme yapmış; Çin tarafı askeri varlığı kabul etmiş ancak bunun tamamen insani yardım amaçlı olduğu belirtilmiştir. Hindistan'ın kendi toprağı saydığı bölgenin Çin tarafından Kuzey Pakistan olarak tanımlanması ve görüşme sonrası Hindistan tarafının herhangi bir açıklama yapmaması Hindistan'ın rahatsızlığının devam ettiğini göstermektedir.[2]
Öte yandan Çin, birkaç gün sonra bölgede herhangi bir askeri varlığının bulunmadığını; çıkan haberlerin asılsız olduğunu dile getirmiştir.[3] Bölgede bulunan kaynaklara göre Çin ordusu bölgeyi Pakistan'ın da oluru ile tek başına kontrol etmektedir. Az nüfuslu ve son derece geri kalmış olan bölgedeki Çin askeri varlığı bölgenin Çin tarafından uzun vadede kontrol altında tutulması ihtimalini güçlendirmektedir. Ayrıca Çin'in Xin Jiang Uygur Özerk Bölgesi ve Pakistan arasında bulunan Khunjerab geçiş noktasında da Çin birlikleri hazır tutulmaktadır.[4] Birliklerinin Pakistan kontrolündeki Keşmirde bulunduğunu yalanlayan Çin 20 Eylül'de Pakistan'a insani yardım amaçlı askeri birliklerinin gittiğini resmi olarak açıklamıştır.[5]
Himalayalar ve Asya Isınıyor
Çin ve Hindistan ilişkileri birkaç haftadan beri oldukça gergin hale gelmiştir. Hindistan'ın kuzeyinde bulunan sorunlu bölgesi Manipur'a bir dizi görüşme yapmak için gidecek olan Çinli diplomata Yeni Delhi vize vermemiştir. Bunun üzerine Pekin de Çin'e savunma alanında karşılıklı işbirliği konusunda ziyaret gerçekleştirecek olan ve Keşmir bölgesindeki askeri birliklere de komuta eden Kuzey Orduları Komutanı general B.S. Jaswal'a vize vermemiştir.[6]
Pakistan uzun yıllardır iç karışıklıklar ve terör ile mücadele etmektedir. Geçen ay Pakistan'ı vuran büyük seller de büyük bir yıkım ve felaket olmuştur. Pakistan devleti artık çözülmekte olan bir yapıdır ve bölge gittikçe daha da istikrarsız hale gelecektir. ABD de Pakistan'ın tamamen güveneceği bir müttefik olmaktan uzaktır ve Washington, Hindistan ve Pakistan arasında dengeli bir ilişki sürdürmeyi hedeflemektedir. Yıllardır devam eden iç karışıklıklara bir de büyük sel felaketinin eklenmesi Pakistan'ı üstesinden kolaylıkla gelemeyeceği bir yükün altına sokmaktadır. Bilindiği gibi Çin ve Pakistan'ın ilişkileri öteden beri oldukça iyi olmuştur. Hindistan ile sorunları olan bu iki ülke birbirlerine her zaman doğal müttefikler olarak bakmışlardır. Bu nedenle Pakistan Keşmir'de bulunan ya da gelecekte bulunacak Çin varlığından rahatsız olmayacak hatta bunu Hindistan'a karşı kullanabileceği bir güç olduğu için destekleyecektir.
Hindistan ise 1963'teki Çin-Hint savaşında yenilmesi ve kendi toprağı olarak gördüğü Aksai-Chin bölgesinin Çin kontrolünde olmasından son derece rahatsızdır. Aksai Chin bölgesi Hindistan tarafından kendi kontrolünde olan Jammu-Keşmir'in (Hindistan Kontrolündeki Keşmir) parçası sayılmaktadır. Ayrıca Pekin, Orta Çin'de bulunan Ning Xia Hui Özerk Bölgesinde Aksai Chin bölgesinin bir benzeri yapıyı inşa etmiş ve Hindistan ile olası bir savaşa hazırlık için bu bölgede tatbikatlar yapmaktadır[7]. Hindistan'ın sınır komşuları olan Pakistan ve Çin ile hala çözüme kavuşturamadığı sınır ihtilafları devam etmektedir. Basra körfezine Pakistan üzerinden ulaşmak isteyen Çin; Hindistan'ı sınır ihtilaflarıyla meşgul etmek ve Hindistan'ın hali hazırda modernize etmeye çalıştığı donanması ve deniz kuvvetlerinin 2. plana düşmesini sağlayarak deniz üstünlüğünü elinde tutmayı istemektedir.
Hindistan ise bütün bunlara karşılık olarak Tibet kozunu oynayabilir. Bilindiği gibi Tibet'in ruhani lideri Dalai Lama ve yüz binlerce Tibetli mülteci Hindistan'ın kuzeyindeki Dharamsala'da yaşamaktadırlar. Tibetliler, Budizmin de ortaya çıkış yeri olması nedeniyle tarih boyunca Hindistan'a sıcak duygular beslemiştir. Taraflar arasında girişilecek olan mücadelenin dozu arttıkça; her ülke elinde bulunan bütün kozlardan azami derecede faydalanmak isteyecektir. Bölgede bir Çin-Pakistan ittifakı ve Çin ile karşı karşıya gelme durumunda Hindistan da kuşkusuz Tibet kartını masaya sürecektir. Gerginliğin kısa ve orta vadede bir çatışmaya dönüşmesi bile ihtimal dahilindedir. Japonya ile son günlerde Dia Yu adalarında meydana gelen gerginliğin ardından Çin, Japonya ile üst düzey ilişkilerini durdurma kararı almıştır.[8] Son haftalarda Çin ve bölgesinde bulunan ülkeler ile yükselen tansiyon, önümüzdeki günlerde dünyayı sıcak günlerin beklediğini düşündürmektedir.
asya-pasifik-arastirmalari-merkezi
Çin’in Pakistan’a karşı girişilecek saldırıları kendine yapılmış sayacağı görüşünü ABD tarafına ilettiği ileri sürülmektedir.
Pakistan Başbakanı Yusuf Rıza Gilani'nin Pekin'e gerçekleştirdiği ziyaret[1] sırasında Çin Başbakanı Wen Jia Bao'nun Pakistan tarafına Washington'da gerçekleştirilen ABD – Çin Ekonomik ve Stratejik Diyalog[2] toplantıları sırasında; Çin tarafının ABD tarafına Pakistan'a yapılacak saldırıları Pekin'in kendine yapılmış sayacağını ilettiği iddia edilmektedir.[3]
Bin Ladin'in öldürüldüğü operasyonun ardından Pekin, Pakistan'ın teröre karşı savaşta başarılı olduğunu duyurmuş ve tam destek vermiştir. Bin Ladin operasyonunu ilginç yapan unsurlardan biri de ABD kuvvetlerine ait yeni stealth (görünmez) helikopterin operasyon sırasında düşmesi olmuştur. Pakistan'ın söz konusu yeni teknolojiyle donatılmış ABD helikopterinin enkazını inceleyebilmesi için Çin'e verdiği iddia edilmektedir.[4]
Çin – Pakistan Askeri İşbirliği:
Son yıllarda Pakistan, ordusunun ihtiyacı olan birçok ürünü Çin'den temin etmekte olup, Çin'den JF-17 savaş uçakları, F-22P savaş gemileri ve orta menzilli füzeler almaktadır. Son bir yıl içerisinde de ise Çin'den J-10 savaş uçakları için 250 adetlik bir sipariş verilmiştir. Askeri alanda işbirliğinin yanında Çin ve Pakistan arasında 2 adet Nükleer Reaktör yapılması için bir anlaşma da imzalanmıştır. İki ülke ayrıca Pakistan'da demir yolları, askeri ve sivil amaçlı limanlar yapılması konusunda da işbirliği yapmaktadır.
ABD'nin Yeni Hedefi: Çin
Çin, petrol ithalatının yarısına yakını olan %46'sını Ortadoğu'dan, %31,1'ini Afrika'dan ve %13,7'sini de Orta Asya'dan yapmaktadır. 2040 yılı öngörülerine göre Çin petrolde %87 oranında dışa bağımlı hale gelecektir. Söz konusu petrol sevkiyatının tamamı Malaka Boğazı ve Tayvan yakınlarından geçerek Çin'e ulaşmaktadır ve bu rota dünyanın ikinci ekonomisi olan Çin'in enerji güvenliği için ciddi riskler taşımaktadır. Bu nedenle Çin'in Pakistan üzerinden Hint Okyanusuna inmesi ve petrol bölgelerinden bu yolla alternatif bir enerji sevkiyat rotası oluşturması, Çin'in geleceği açısından son derece önemlidir. Pakistan'ın Çin'e sunduğu yeni sevkiyat alternatifi ayrıca maliyet ve zaman avantajı da sunmaktadır. [5] ABD'nin ise Çin'in Hint Okyanusuna inmesine ve Pakistan'ı tamamen kontrol etmesine izin vermeyeceği düşünülmelidir. Buna paralel olarak Malaka Boğazı'nda petrol tankerlerine yönelik bazı terör saldırılarının planlandığı iddia edilmektedir.[6]
Sonuç:
Bin Ladin'in öldürülmesinin ardından ABD'nin Afganistan'daki kuvvetlerini beklenenden daha hızlı geri çekeceği düşünülmektedir. Bunun sonucunda ise ABD'nin gücünü daha fazla Çin'e yoğunlaştırabileceği öngörülebilir. Son günlerde başta ABD Dışişleri Bakanı olmak üzere birçok ABD'li yetkilinin Çin'i eleştiren konuşmaları ve yorumları daha da artmaktadır. Çin, özellikle demokrasi ve insan hakları alanında daha fazla eleştirilmeye başlanmıştır. Pakistan'ın ABD ile ilişkilerinin bozulmaya devam etmesi durumunda Pakistan Çin'e çok daha yaklaşacaktır. ABD de bunun karşılığında Hindistan ile yakınlaşacaktır. Bölgede Pakistan üzerinden sıcak bir çatışmanın yaşanması bile senaryolar arasında değerlendirilmelidir.[7] Önümüzdeki günlerde Pakistan, Hindistan ve Çin arasında ihtilaflı bölge olan Keşmir ve bu bölgenin kuzeyindeki Tibet ve Xin Jiang'da önemli gelişmeler yaşanabilir.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder