9 Nisan 2017 Pazar

Süleyman peygamberin (a.s.) tahtı

Süleyman peygamberin (a.s.) tahtım -ve saltanatını beyan eyler

 Süleyman hazretinin tahtı
Pes acaibden biri Süleyman hazretinin tahtı ve hükmüdür kim cümle eşyaya hükmeyledi. Hak te'ala hazretleri Süleyman peygambere bir saltanat i'ta kılmıştır kim hiç kimseye verilmedi. Hak te'ala hazretinin emriyle Cebrail (a.s.) ana uçmakdan ha.tem getirmişdir. Çün hatem Sükyman'a değdi, cümle alem halkı insan ve hayvan ve cinni ve dev ve peri hatta yel, vuhuş ve tuyur ve mar (yılan) ve mur (karınca) ana musahhar oldu. Cümlesinin dediğini bilirdi ve halka bildirirdi. Bazıları eydür: Kaçan, Adem aleyhisselam Uçmak'dan çıktı. Beş nesneyi bile çıkardı: Biri asa, biri hatem, biri incir yaprağı, biri ayva (elinde tutup götürdü), biri dahi ağlamak. Pes asa Musa'ya (a.s.) değdi; ha.tem Süleyman'a (a.s.) değdi, incir yaprağını geyik yedi, göbeği misk oldu. A.-yva, bahçelerde Uçmak'dan teberrük olup Uçmak kokusunun eseri anda kaldı. Ağlamak etfale değdi. Ol vakitden beri dünyaya gelen ağlamak ile gelir, ağlamak ile gider. Amma mü'minler ağlamak ile gelir, gülmek ile gider. Zira dünya ınü'minlerin zindanıdır, kafirlerin cennetidir. Nitekim Resulullah hazretinden menkul 82 hadisdir: "ed-Dünya sicnü'l-mii'mini ve cennetü'l-kafiri". Buna ınünasib bir hikayet eydürler: Bir gün Bağdat şehrinde İmam Ebu Hanife rahmetullahı aleyh giderken bir çıplak kafir arkasında palas, soğukdan titrer. Eydür: Ya İmam! Sana bir sualim var. Bana cevab eyit. İmam: Nedir su-. alin dedi. Kafir eyitdi: Sizin peygamberiniz Hazret·i Muhammed Mustafa (s.a.) demiş ki dünya mü'minlerin zindanıdır, kafirlerin cennetidir. Sen bu cübbe (kaftan) ve destarla (sarık), fahir donlarla sana dünya neden zindan olur; bana bu zilletle neden cennet oldu? dedi. İmam eyitdi: Ey kafir! Eğer sen cehenııemin oddan dağlarını, irinden akar derelerini derin kuyularını ve oddan tabutlarını ve akreplerini ve yılanlarını ve ağlat ve enkal ve selasin ve heybetli zebanilerini ve azablarmı göreydin ana nisbet bu devlet sana ve bu dünya cennetdir. Amma aceb bu ki anı görünce buna kail olursun, "Yarabbi, geri dünyaya gönder, salih amel edelim" dersin. "et-Yevme nahtimu (ala eftdhihim':fJ hitabı gelince bu zilleti dahi bulamazsın. Eğer sen cenneti göreydin, ol bağçelerin ve köşkJerin ve hurilerin ve gılmanlann ve vildanların ve enhann ve eşcarın, hususa Hak te'ala celle ve ala hazretinin didarını göreydin ana nisbet bu tefahür, bana ve sair mü'minlere zindandır. Var kafir aklını başına devşir dedi. İmam-ı Azam'a Hak te'ala rahmetler eylesin. Pes sözümüz Süleyman'da idi. Kaçan, hatem Süleyman hazretine erdi. Ol hateın dört köşeli (bucaklı) idi. Bir bucağında ((lailahe illallah Muhammeden resulullah) yazılmışdı ve bir bucağında "külli şey1in hdlikün illa vechehü lehü1l-hükmü ve ileyhi türceun" ve bir bucağında·« lehü)l-mülkü ve lehü'l-kibriydi ve,l-,izzeti ve's-sultanü" yazılmışdı ve bir bucağında 'fetebarekallahü ahsenü1l-halikın:ır,s yazılmışdı. Kaçan, ha.tem Süleyman'a değdi, uçdu Arş'ın bir köşesine kondu. Hak te'ala eyitdi: ''Ey hatem ·İ izzet ne için böyle eyledin?" Hatem eyitdi: "Beni ol senin ahdini sıyan Adem'in nesline verdin." Hak te'ala eyitdi: "Ey hatem·İ izzet! Eğer ahdimi Adem sıdı ise bu kez seni bir kişiye verdim ki ol benim ahdimi unutmaya" dedi. Pes Hak te'ala Süleyman'ı davete veripdi. Cebrail (a.s.) yevm-i aşurede ha.temi Süleyman'a değdirdi. Dahi «Bismillahirrahmanir· rahim11. indirdi. Ademiler, cinniler, vuhuş ve tuyur, cümle eşya Süleyman'ın emrine mahkum oldu. Kıssası anın büyükdür. Nice işler ve hikmetler ve acaibler işledi. Nice serkeşleri zebun edip muti' eyledi ve Calut ile cenk eyledi. Kardeşi Uryiya'yı kahretdi. Cümlesini zikredersek söz uzar. Tahtını yel havaya götürdü. Bir günde bir aylık yol giderdi. Bazıları ala aylık yol giderdi derler. Bir gün Süleyman (a.s.) Mekke'ye geldi. Gördü Mekke içinde putlar var; eyitdi: "Bu ahir zaman peygamberinin ( s.a.) hicret edecek yeridir dedi. İçinde girmedi, geçdi gitdi. Mekke, anı görüp ağladı. Hak te'ala eyitdi: "Ya Kabe ne için ağlarsın?" Kabe eyitdi: 'Yarabbi, nice ağlamayanı ki? Senin peygamberin benim üzerinden geçdi gitti. Ge- lip beni ziyaret kılıp namaz kılmadı". Hak te'ala hazretleri eyitdi: "Ya K-ı'be! ağlama ki ahir zaman peygamberi (a.s.) ve ahir zamanda nice yüzler sana yüz süre. Habibim Muhammed'i sende vücuda getirem. Seni ziyaret etmeyi ümmetine farz edem. Seni putlardan arıtam." Andan, Sü- , leyman, tamam padişahlığı kemalinden irgördü. Cümle eşyanın emrine muti' ve ınünkat oldu. Nice asi devleri tutup kumkumaya koyup ummana saldı. Beytü'l-Mukaddes'i yapdı. Nice ki yukarı babda beyan eyledik. Dahi acaibden biri anın tahtı idi. Süleyman bir gün buyurdu: Bir geyn yazıda bir döşek dokuyalar. Altından ve gümüşden, zerbaft Hitayi ve Rumi enva-ı eşkal ile bağlayalar. Pes öyle erdiler. Bir sahn etdiler ki bakanın gözleri hıra olur (kamaşır demek). Uzunu üç mil idi. Ve bu döşek üzerinde bir kürsü düzdüler, enva·ı cevahirle müzeyyen. Sağ yanında iki bin kürsü, sol yanında gine öyle; acı abanozdan 'ar'ardan. Sandaliler kızıl altından ve gümüşden. Beni İsrail'in uleması otururlar idi. Süleyman pey· gamberin kürsüsü dört arşın yüce idi. Bu döşek üzerinde yetmiş mihrab var idi. Ber birinde bir veli otururdu. Altından ve gümüşden. Oniki müderrisi var idi. Tevrat'dan Zebur'dan ders okurlardı. Dükelinin avazını yel Sükyman'a degürürdü.Dört tarafdan yel esip eğil eğil kaldırırdı. Bir nesneye zarar etmezdi. Her günde bir aylık yol giderdi. Ol tahtın üzerinde sırçadan bir ev(oda) düzmüşlerdi. Kendi tahtı dtirr u cevherden idi. 01 tahtm dört yanında dört ağaç vardı; ikisi altından ikisi gümüşden. Üzerlerinde iki tavus etmişlerdi, yakutdan. Her yönünden misk ve anber saçılırdı. İki kerkes (akbaba) etmişlerdi; kanat kanada vurup ağaç üzerinde gölge ederler idi. Tahtın üzerinde iki arslan etmişlerdi, gözleri cevherden, burnu la'lden, başları zebercetden, tadan zümrüdden. Merdiveni var idi; la'lden ve yakutdan ve zümrüdden. Her gah ki Süleyman _hazreti tahta ağardı, ayağını merdivene bassa ol taht titrerdi. 01 arslanlar ayağa durup pençelerini açıp kuyruklarını yere vurup inrerlerdi. Tahtın her ayağında bir arslan var idi. Birbirine gevher sunardı. Bir arslan bir ejderhaya binmişdi. Üzerinde tavuslar, kerkesler etmişdi. Taht döndükçe kalkar, kanat kanada vurur kızgırırlardı. Süleyman hazreti her gah ol kürsüye binse ol güneş yüzlü mahbublar Süleyman hazretinin karşısına durup inciler ve cevher saçarlardı. Ne denli adem olursa kafasında bir dev ayağına dunırdu. Her devin ardınca bir yırtıcı canavar pençesini açıp dunırdu. Hava yüzünde kuşlar kanat kanada vurup gölge ederlerdi. Ol tahun adı Kevkebü'I-Cenne idi. Ol heybetinden kimse gelip Süleyman hazretinin divanında yalan dava etmeğe zehresi yok idi. Kim nazar kılsa aklı giderdi. Gayet hadidü'n-nazar (katı bakar) idi. Süleyman hazretinin üzerinde harirden çadır kurulup dururdu. Anın üzerinde altın rahle ile iki güvercin konuyuşlardı. Önüne rahle ile Zebur getirirlerdi. Süleyman hazreti okurdu. Okudukça, kağıdı açarlardı. Asaf bin Berhiya ki vezirleri idi. Süleyman 'ın kşkerini Süleyman'a bildirirlerdi; on dokuz kerre yüz bin (on dokuz kerre yüz bin kerre yüz bin) . Sahib-i alem ve sahib-i divan pehlivan anın defterlerinde idi. Herbiri on iki bin ( on kerre yüz bin) kerre melikü'l-emir olup hükmederdi. Ve devleri Tamıryad'a ısmırlamış idi. Kimi adem_sılretli, kaplan siretli, kaplan gözlü; kimi öküz başlı, yılan şekilli, kimi ejderha başlı, doğan pençeli, kimi maymun yüzlü, kimi eşek ayaklı, arslan suretli, fil gövdeli, dört ayaklı, başı yağrmında, ağzından odlar saçılır; kimi fil kulaklı, fil dişli, hortumlu, yüzlerine bakanın ödü sıdar. Bu asıl heybetli kimseler, Süleyman hazretinin emriyle mahkum idiler. Kimsenin zehresi yokdu; bir lahza Süleyman'ın emrinden dışarı olalar. Bunların gıdaları ıssı yeldir ve kaynar sular. On bin kerre yüz bin suret·i zişt şekli ve suret- i kabih. Ednası bin batman gürz { çomak) salar. Kasd eyleseler bir dağı yerinden koparırlar idi. Bunların beylerbeyi Tamıryad idi. Cümlesi anın hükmünde idi. Kuşların beylerbeyi Simurg-ı Anka idi. Ve kerkes ve yırtıcılara arslanı padişah etmişdi. Yılanlara ve baki muzilcre ejderhayı padişah etmişdi. Ademlere ve cinlere Asaf bin Berhiya hükmederdi. Anın hizmetinde olurlardı. Bu saltanat ile ol dahi ecelden aman bulmadı. Altmış yaşında dünyadan ahirete gitdi. Kimse anların kabr-i şeriflerini bilmez. Kimi Kulzüm 'de kimi Muhit' de bir cezırededir derler. Bazı hikayetlerde yalan gerçek nice kimseler vakı'aya uğrayıp serencamlarla anın denmesinden haber verirler. Muhit cezirelerinde taht üzre diri gibi yatar derler ( didiler). Kimse üzerine varamaz. Tılsımlar bağlamışlardır diye rivayet ederler. Amma sıhhatini AJlah bilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder