ABD NİN İRAN İLE ALIP VEREMEDİĞİ NE TAMAM PETROL ARZIN KONTROLU VE İSRAİL İN GÜVENLİĞİ AMA DAHASIDA VAR..İRANI FABRİKA AYARLARINA DÖNDÜRMEK İSTİYOR.
ABD’nin Suudi Arabistan-İran İşbirliğine Dayalı Körfez’de Güvenlik Politikası:...
1. Giriş
Bugün Körfez ülkeleri dünyada kanıtlanmış petrol rezervlerinin yaklaşık olarak % 47’sine (798,2 milyar varil), doğal gaz rezervlerinin % 42.
5’ine (79.3 Trilyon m3 ) sahiptir.1
Bunun yanı sıra Körfez’in önemli stratejik konumu onu, 17. yüzyılın başlarında Batılı devletlerin güç mücadelesi
yaşadığı bölgelerden biri haline getirmiştir. Bu güç mücadelesinden galip ayrılan Birleşik Krallık, İkinci Dünya Savaşı sonrası Arap ülkelerinde
yükselen milliyetçi akımların etkisi ile Ortadoğu’nun genelinde güç kaybetmeye başladı. 1956 yılında Mısır ile yaşanan Süveyş Krizi ve 1965’ten
itibaren İngiltere ekonomisinin çalkantılı bir döneme girmesi, Ortadoğu
genelinde İngilizlerin tutunmasını zorlaştırdı. Diğer taraftan Körfez’e kıyısı olan Irak’ta 1968 yılında Baas partisinin iktidara gelerek Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) ile iyi ilişkilere sahip olması, Umman
ve Yemen’de ilerleyen süreçte komünist grup ve akımların ortaya çıkışı
SSCB tehdidinin Körfez bölgesinden uzak olmadığının göstergesiydi.
İkinci Dünya Savaşı sonrası Amerika Birleşik Devletleri (ABD) savaş
öncesine göre Ortadoğu’ya yönelik daha aktiv bir politika izlese de sırf
Körfez bölgesindeki çıkarlarını korumak için herhangi bir strateji uygulamamıştır. Fakat Richard Nixon’un 1969 yılında başkanlık görevine gelmesiyle Amerikan yönetimi Körfez güvenliğine büyük önem vermeye
başladı. İki kutuplu dünya sisteminin hâkim olduğu bu dönemde SSCB,
Körfez’de Batı etkisini yok etmek ve bölgeyi kendi etkisi altına alma yönündeki çabalarına Amerikan yönetimi “Çifte Sütun” politikasını devreye
sokarak yanıt vermiştir. Körfez’de Amerikan çıkarlarını güvence altına almak amacıyla Başkan Nixon “Çifte Sütun” politikası çerçevesinde hem
İran’a hem de Suudi Arabistan’a silah satışı yaparak, olası bölgesel tehdit
ve sorunların çözümü için ABD müdahalesi olmadan bu iki ülkenin harekete geçmesini ve bölgenin güvenliğini sağlamasını amaçlamıştır. Zira
Nixon’un selefi Başkan Johnson döneminde uygulanan yanlış dış politika
sonucu ABD, Vietnam bataklığına saplanarak ağır bir bedel ödemiş ve bu
yanlışı düzletmek hiç de kolay olmamıştı. Başkan Nixon’un adı ile bilinen
Nixon Doktrininin Körfez ayağı “Çifte Sütun” politikasının başlıca hedefi,
bölgede SSCB ve komünizm genişlemesini engellemekti.
“Çifte Sütun” politikası İran ve Suudi Arabistan üzerine kurulu bir politika
olmasına rağmen, ABD yönetimi daha kalabalık nüfusa sahip ve Körfez’in
en güçlü devleti olmayı hedefleyen İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi’ye
öncelik vererek bir nevi bu ikili arasında da kısmi bir tercih yapmıştır.
Dolayısı ile İran bu politikanın güçlü halkası iken, Suudi Arabistan zayıf
halkasını oluşturmaktaydı. Başkan Nixon döneminde başlatılan “Çifte Sütun” politikası ABD Başkanları Ford ve Carter tarafından devam ettirilse
de İran İslam Devrimi ile bu politika son bulmuş oldu.
|
|
|
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder